29 Aralık 2015 Salı

Güle Güle 2015 ~~~

Büyüdükçe zamanın çok daha hızlı geçtiğini daha fazla hisseder oldum. Ne ara 2015 olmuştuk da şimdi 2016 oluyoruz yahu! 
Bakalım bu su gibi geçip giden 2015 yılına neler sığdırmışım ^^

Önceden de hakkında ufacık bir yazı yazmıştım zaten. Evliliğimin ilk 6 ayı sanırım, eşimin Almanya'dan buraya okumaya gelen kuzeniyle dolu dolu geçti. Kendisiyle bol bol vakit geçirip senelerdir birbirini tanıyan arkadaşlar gibi olup çıktık :) 2015'in ilk dönemleri kendisiyle gün aşırı kar demeden soğuk demeden 3 ay spora gitmemizle geçti. Çoğu kişi sen niye spora gidiyosun zaten zayıfsın, bu soğukta işin mi yok yollara düşüyorsun deseler de ^^

Uzuuuun geçen seneler ardında geçtiğimiz kış gerçek anlamda kara doydum. Bulunduğumuz yerden yarım saat uzaktaki semtlerde kar oraları esir alsa da bizim olduğumuz yerin üstünde sanki görünmeyen bir şemsiye açık olur, bazen şemsiyede ufak zedelenmeler sonucu biraz kar yağıp bizi sevindirse de yerde kalma süresi birikmesi çok güç bir olaydır.En son ben küçük bir çocukken dolu dolu kar görmüştük. Öyle bir yokluğun ardından Ankara'da geçirdiğim ilk kış beni kar açısından çok sevindirmişti ^^

İlk defa gerçek sürpriz doğum günüm oldu. :) Mayidayla spordan sonra bize geçecektik geç bi vakitte eve döndük. Dış kapıyı açtığımda ev karanlıktı ama ufak bir sarı ışık vardı. Elim ayağım zangır zangır titremeye başladı eyvah evde hırsız vaaar derken içerden bir bağırtı bir kutlama :O Bir adet korkudan ve şaşkınlıktan donakalan ve ardından yine korkudan mı yoksa sevinçten mi bilmeden ağlayan yine ben :O :D 23 yaşıma basmıştım ivit ^^ Hayın domdomlar (Görümcegiller, kuzenler, eşimin kuzeni yani spor arkadaşım, kayınvalide..) 

Eşim işi gereği haftanın bazı günleri gececiydi artık değil akşam gidip sabah geliyordu. İlk zamanlar ufak görümcem 15 yaşında benimle kalıyordu. Sonradan cesaretimi toplayarak tek kalmaya başladım. Yatagımı salondaki kanepeye açıp sabah saat 4-5 lere kadar uykudan gözlerimi açamayacak hale gelene kadar tv izleyip korkmaya fırsat kalmadan uyuyordum :D Güzeldi de yani :D Bazı gecelerde kız partisi veriyorduk. Kız kardeşlerim burdaysalar onlarla yoksa diğer kuzenler falan... Bütün kızlar toplandık toplandık toplandıkkk Sabahlara kadar muhabbetler, filmler, aburcuburlarr ohh :D

*İlk defa bowling oynadım ve sonuncu oldum :D
*İlk defa direksiyon başına geçtim. Sıfır deneyim ve bilgiyle iyi sürdüğümü düşünüyorum :D Kursuna gitmek istiyorum ama bakalım ne zaman nasip olur ^^
*Eşimden tavlayı öğrenip uzun bir süre de tavla manyağı oldum.
*İlk defa ailemden uzak bir ramazan geçirdim  ilgili yazı 
*Meksika'dan paket geldi ^^ ilgili yazı  Yalnız ufak bir sorunum var :( bu hediyeler karşısında artık ben tükendim. Sizce ona neler yollayabilirim?? yardımmmm
*Normalde kalabalık oturma ortamlarını pek sevmem. Evden çıkmayı da pek sevmem. Evde tembel tembel tek başıma takılmayı tercih ederim. Ama birden kendimi görümcegillerin düzenlediği bir Gün ortamında buldum :D Neyse ki yaş ortalaması genç, kafalar birbirine yakın olduğu için eğlenceli geçiyor ^^ 

Yabancı dizileri seven birisi olarak, eşimle de ortak bir şeyler izlemeyi deli gibi istiyorum ama adam inatla dublajlı olursa izlerim öbür türlü birşey anlamıyorum demekte diretiyor >.< Ağzından girdim burnundan çıktım. The 100 başlattım :D Kendisi, kendisine çok şaşırarak diziyi çok sevdi ve yeni sezonu bekliyoruz :D yeaass kadın gücüü hihohaytt.. Yalnız bu başarım Fear the Walking Dead için geçerli değil. zaten ilk sezonu 6 bölüm olan dizinin son bölümünü hala izlemiş değiliz. Sorun onda da değil zaten dizi güzel değilmiş pfff

İlk defa Bayburt'a gittim.Evet evet şu hani sürekli internette alay edilen kimsenin nerde olduğunu bilmedikleri şehir :D Memleketim olmasına rağmen hiç merak edip gitmek istemiyordum. Bu sene öyle gitme gibi bir durumumuz oldu. Sıfır beklentiyle gittiğim halde ilk geçtiğimiz yollar mekanlarla birlikte bu kadar da olmaz diyip hayal kırıklığı yaşamıştım :D Sonradan zaten bir avuç olan şehirciği gezince biraz daha sevimli geldi. Eşimin anne tarafından dolusuna kuzenleriyle tanıştım.Hepsini çok sevdim. Düğün sebebiyle hepsi başka bir yerden gelip Bayburtta toplanmışlardı
*Hayatıma bir tontiş girdi evimin üçüncü nefesi oldu. Arkadaşım oldu, neşem oldu, her şeyim oldu. Ama beni erken bırakıp gitti :(  kısacık bir yazı yerine daha sonra inşallah daha ayrıntılı bir yazı yazacağım 
Geçen ocak ayında öylesine bi dergi almıştım. Hediye takvim vardı içinde. Ben de onu mutfağıma astım. Kendimce önemli ya da mutlu olduğum, üzüldüğüm olayları takvime ufak notlar düşmek için. Artık bu sene yeni bir takvim edinmeyi çok istiyorum. Büyük ihtimal yine aynı dergiyi alacağım sırf takvimi için ^^ Ya da daha güzeline denk gelirsem.. :) Takvimin delikdeşik olmasının sebebi bir ara aynı duvarda takvimin hemen üzerinde dart'ın asılı olmasıydı :D Tabii bu deşilmeler sadece takvimde kalmayıp maalesef duvarı da epey yaraladı :P

7 kere sinemaya gittim
Sağ Salim 2
Bana Masal Anlatma
Üçkağıtçı Mortdecai
Kocan Kadar Konuş
Yenilmezler Ultron Çağı
Marslı
Labirent 2

10 tane kitap okudum
Çalıkuşu
Böğürtlen Kışı
Mart Menekşeleri
Kürk Mantolu Madonna
Küçük Prens
Süper Dadı
Saklambaç
Gündüz sefası
Kusursuz Tuzak
Kuyucaklı Yusuf

İşte benim 2015 yılım böyle geçti gitti. Evimdeki 3. nefesim tontişim gitmeseydi çok daha mutlu sonlandıracaktım 2015 yılını :\ Şimdiyse 4. olacakken 3. olacak olan nefesi bekliyorum ^^

13 Aralık 2015 Pazar

Okuduğum Kitaplar

Bu girişi bir kez daha yapmıştım. Blog yazmak istiyorum ama nasıl başlayacağıma hangisinden başlayacağıma karar veremediğim için sürekli erteleyip, ertelemelerimin sonucu yazacaklarımın daha çok birikip iyice içinden çıkılmaz bir hal almasıyla çorba oluyor...  Dolayısıyla aylarca yazı yazamıyorum :( Halbuki ben ne yazılar yazardım. Nazar mıdır acaba? :P

Uzunca bir zamandır okuduğum kitaplar hakkında yazı yazmamıştım. Hazır heves gelmişken şuraya bir dökeyim ^^ Şu geçen uzun zaman içinde oldukça az kitap bitirdim. Bu konuda tabii ki de mutsuzum. Hani kitap okumayı aslında çok istersin de kitabı eline aldığında zaman akmaz, sayfalar çevrilmez olur bir türlü okumak istediğin halde kitap okuyamazsın, ha! işte o bana bu sene uzunca bir süre oldu :( Bunun sonucunda evlendiğimden beri sadece 10 kitap okumuş bulunuyorum

Çalıkuşu - Reşat Nuri Güntekin 
03.2015
Evlendikten sonra okumaya başladığım ilk kitap. Dizisini bir süre takip edip beğenmiş kitabını çok merak etmiştim. Ama başladıktan sonra işte yukarıda bahsettiğim sorun bu kitap boyunca uzun bir süre kendisini bana hissettirmiş kitap elimde bir süre süründü, yaklaşık 4 aycık kadar :(
Kitapla dizinin farklı olduğunu biliyordum ama kitabı okurken çok sıkıldım aşırı sıkıldım. Zorla bitirdim. Belki de elimde süründüğü için hoşuma gitmemiş olabilir. :S 

Böğürtlen Kışı - Sarah Jio
03.2015
Okuduğum ilk Sarah Jio kitabı olur kendisi. Çalıkuşu'ndan sonra bu kitap bana ilaç gibi geldi. 3 günde bitirdim ve bayıldım. Beni baya etklemiş günlerce aklımdan çıkaramamıştım ^^

Mart Menkşeleri - Sarah Jio
03.2015
Hızımı alamayıp hemen ertesi gün ikinci Sarah Jio kitabına başlayıp kendisini de 5 günde bitirdiğim hatırlıyorum. Benim için bir Böğürtlen kışı olmasa da bu kitap da güzeldi.

Kürk Mantolu Madonna - Sabahattin Ali
05.2015
Bunu da Kocaeli'ye gittiğim bir zaman ablamın kitaplığından seçip okumuştum. Okumazsam olmaz zaten kendisi bir kaç senedir oldukça popüler. Aradan uzun bir süre geçtiği için detaylarını çok hatırlayamıyorum ama kitabın sonunda içime oturan keşşke şöyle olsaymış, oluru varmış yani dediğimi hatırlar gibiyim. Beğendiğim kitaplardan oldu kendisi de.

Küçük Prens - Antonie de Saint Exupery
05.2015
Son dönemlerin bir diğer meşhur kitabı. Düşündürücü bir kitap. Bir kaç sene sonra tekrar okumak isterim.

Saklambaç - Lisa Gardner
08.2015
Kardeşimin yoğun övmeleri ve önerileri üzerine okumaya başlayıp, başlarda uzun süre ilerletemediğim, Bayburt'a gittiğimde boooş ve sıkıcı geçen zamanları değerlendirmek için iyi ki yanıma almışım dediğim kitap. Sorun kitapta değil benim kendimi veremeyişimmiş. Elimden bırakamadığım bir sonraki sayfada ne olacak acaba diye merakla okuduğum bir kitaptı.

Süper Dadı - Betül Güçlü
09.2015
Kurban bayramında Kocaeli'ye gittiğim zaman okumuştum. Şirin, akıcı, sıkmayan bir kitaptı ^^

Gündüz Sefası - Sarah Jio
10.2015
Minik görümcem sağolsun bütün Sarah Jio kitapları onun. Zeynep ablaaa al bunu da oku çok güzell diye diye kadının bütün kitaplarını okutturacak bana galiba :D Böğürtlen kışından sonraki favorim bu olur şimdilik. Sonu şaşırtmış ve gözlerimi doldurmuştu ^^ 

Kusursuz Tuzak - Lisa Gardner
12.2015
Mirvonun Saklambaçtan sonra al ablaaa bunu da okuu dediği, evde örümcekler aşağı örümcekler yukarı dolanmasına sebep olan kitap :D Saklambaç da çok güzel kitaptı ama bu kitap daha bir etkiledi beni. Trajik olaylar olduğu için. Ayrıca örümceklerle ilgili baya bir bilgi sahibi oluyorsunuz ^^
Bu arada aslında kitabı düzgün okurum, öyle haşatını çıkarmam. Bu kitabı da kılıktan çıkaran kişi ben değil pek sevgili tontişimdi. Kemirmek diye delirirdi aşşkımm.

Kuyucaklı Yusuf - Sabahattin Ali
12.2015
Vee senenin son okuyup bitirdiğim kitabı Kuyucaklı Yusuf . Geçen sene doğum günümde bacılarım hediye etmişlerdi. Güzel, film tadında bir kitaptı benim için

Şuan evimde bir kitaplığım yok oradan buradan aldığım kitapları okuyorum. Sarah Jio'lar Minik görümceden diğer bir çoğu kız kardeşlerimden  ^^ Öyle görünüyor ki uzun bir süre daha kendi kitaplığımı oluşturmaktansa ablamın kitaplarına dadanacağım hihi ^^

7 Eylül 2015 Pazartesi

Uzaklardan Postam Var ^^

Tee Ramazandayken bir sabah zilin çalmasıyla uyandım. Kim ola ki acaba derkennnn bir bakmışım bana çook uzaklardan bir paket gelmişş ^^
Yeni evime ilk defa Liz'den bir paket gelmesi biraz daha farklı hissettirdi ^^
Paketimi hep annem, ablam, kardeşimle beraber açıp bakardık bu defa ilk kez Ademle baktık.
Adem benden çok daha heyecanlıydı :D

Ayrıca bu sefer hediyeler sadece bana değildi ^^  Neyse fazla uzatmadan hediyelerime geçelim ^^
Parçaların bir çoğu kendi ellerinden çıkma^^ Bu yüzden bu defa daha anlamlı hediyeleri benim için :)
Kolye annem için, paletli anahtarlık da babam resim yapıyor diye babama hediye ^^
-Meksika bayrağı
-Minik bozuk para cüzdanı
-Şirin bi çorap ^^
Bozuk para cüzdanı dışarıya ufak şeyler almaya çıktığım zamanlarda kullanışlı oluyor.
-Meksika bayrağının renklerinde bileklikler
-Şapka şeklinde buzdolabı magneti
-Deniz taşlarından bileklik
-Şişe açacağı
-Kaplumbağalı anahtarlık
Şişe açacağına özel not düşmüş, abisi çok merak etmiş buralarda bunlar kullanılıyor mu diye ^^ Kullanılmaz olur mu hiç dedim ve ekledim, evde yoktu ihtiyacım da vardı zaten bu iyi oldu diye hehe
İlk baş ne olduklarını anlamayıp sonradan kitap ayracı olduklarını öğrendiğim şeker ayraçlar ^^ 
Yaşadığı yerin ismini taşıyan couple kalemler birisi bana birisi Adem'e ^^ 
Asıl anlamlı olan benim için yeri ayrı olan hediyem işte bu. Kına fotoğramdan esinlenip bizi anahtarlık yapmış :D :)) En ince ayrıntısına kadar düşünmüş ^^ Ademin Kara kaşlarından tutun, kirli sakalına kadar hehe 
İşte böyle çoğunluğu el emeği olan hediyeler karşısında hem çok mahcup olup hem de çok mutlu olduk ailecek ^^
Ben ise hala Liz için neler alıp yollayabilirim bunları düşünüyorum. Bu gidişle benim hediyeler için biraz daha zaman var.

Bu arada Liz'in el işleri ilginizi çektiyse ve hoşunuza gittiyse, sayfalarına bir göz atın isterseniz ^^

17 Ağustos 2015 Pazartesi

Eğlencem Yavruşum Tontişim

Bilenleriniz vardır belki ya da bilmiyorsunuzdur bilmiyorum :P Hayvanları ne kadar çok sevdiğimi^^

En son bahsettiklerimden birisi aslında sokak kedisi olan ama bizim olan, kapımızın önünde doğup ayakkabılığımızın arkasında büyüyen Tuy-chan. Ve bir o kadar da sevdiğimiz diğer kedimiz şerefsiz ama karizmatik aynı zamanda katil sıfatlı kıskanç Hirroş :D Maalesef her ikisini de araba ezdi >-<  Onlardan bahsettiğim yazılara bakmak isterseniz buyrunuz ilgili yazı 1 ilgili yazı 2

Asıl konuyla daha çok bağlantılı olan hayvancım ise Pıtırcık idi :( Hala onu çok özlüyorum. İlgili yazı için şuraya alayım :)

İşte bende böyle bir hayvan sevgisi var iken ve sürekli pıtırcığımı özlemle andığımdan uzun seneler yeni bir kuş almayı çok istedim. Anneeeee yeni pıtırcık istiyorum bennn evlerin camında balkonlarında mubiş görsem oyyyy pıtırcığa baaakkk Petshop ve bilimum şeylerin öünden geçersem kuş görsem oyyyyy yavrummmm hele şu pıtırcığa bak yaaa .... Ama bir türlü tekrar kuş almak nasip olmamıştı.

Sonra evlendim işte. daha sonra Adem de çok geçmeden kuş sevgimin ne denli içten ve arkası kesilmez bir şekilde olduğunu öğrendi veeee bana sürprizlerin en kralını yapıp evimize minnacık bir tatlış getirdiii ^___^

Aslında başlarda biraz sinir oldum neden çünkü kuşu birlikte almak istiyordum. Pıtırcığıma en benzeyen kuşu alacaktım. Ama o ne yaptı. bana haber vermeden gidip kendisi aldı. İlk bi iki üç gün alışamadım. kuşa hiç bakasım gelmiyordu. Aslında benzemesine benziyordu ama işte bu gelen kuşun kafasının üstünde sarılık vardı ki bu beni iten şey olmuştu hatta yavrucağa Şuna bahhh sanki sigara tiryakisi. kafası sararmış tttttttş

Ama sonra yavaaş yavaş ama çok da yavaş değil biraz hızlıca kuşa alışmaya bağlanmaya başladım. Sonra tiryakisi oldum :D adını Pıtırcık koymayı düşünüyordum. sonra Tontiş,, Tontirik, Tontik olmasına karar verdim :D Kuş geleli yaklaşık iki buçuk ay oldu 6 haziran 

Her gece odama alır yanımdaki komidine koyarım.
Genelde de her sabah bizi büyük bir cırıltıyla uyandırır. Neredeyse sürekli saat 8e ceyrek kala kıyameti koparır :D
Sofra yemek görsün anında damlayıp elimizdeki yemeklere ortak çıkar :D
Ama baya da inatçı yaramaz bir hayvanat :D evi tepeme yıkmaya yemin etmiş sanırsın :D
Duvar boyasını söker, aksesuarların taşlarını boncuklarını koparır, önüne gelen her yeri kemirir :D bazen çok sinir ediyo beni ><

Neyse amma uzattım. İşte benim Tontişimmm... Ta ta ta taaaaannnnnnn

Neyyyysss yaramazlıklarını ve maceralarını başka bir yazıda anlatırım artık bu kadar yeter baayyy ^^

11 Ağustos 2015 Salı

Yıllık Mim

Taslaklara bakıyordum ki altlara doğru yazılacak ufak bir başka mim yazım daha varmış meğer. Hem de saaadece bir senecik öncesinden :D:D:D Ablam mimlemiş tabii ki de :P Olaya bakın ki o da unutup vaktinden epey sonra yazmış. Genetik  mi acaba :P ama benim kadar uzatmış olamaz  bence :D

Neyse şöyle bir utanarak ama isteyerekten mime başlayayım o zaman ^^

Blog açma hikayeniz nedir?
Valla nedir nedirr... öyle büyük bir şey değil, büyük ihtimal ablama özenmişimdir. Zaten ilk başlar nasıl kullanılacağını da bilmiyordum resim video atıp duruyordum :P

Blogunuzun ismi nereden geliyor?
Hmmm bundan önce blogumun adı daha başka "ergence" bir şeydi. Şimdiki adı ise tamamen kişisel çocukluktan gelme bir şey ^^

Hangi mevsimi seversiniz?
Şöyle ki her ne kadar kar çok sevsem de kışı pek sevmiyorum. Benim mevsimim ilk bahar-yaz arası olan dönem ^^

Bu mevsim size neleri çağrıştırıyor? 
Sıcak hava, pozitif ruh hali, çiçekler, ötüşen kuşlar, güzel yaz meyveleri ^^
Bunun yanı sıra eve giren sinekler böcükler

Kırmızı ruj mu eyeliner mı?
Şöyle ki aslında kırmızı ruju da çok seviyorum ama kullanamıyorum. Eyeliner da seviyorum ama onu da pek kullanamıyorum. ama ikisini karşılaştırınca eyeliner daha masum, ayrıca duruşu da çok güzel. O yüzden eyeliner  

Blog yazmak size ne kazandırdı?
Valla çok bir şey kazandırdı diyemeyeceğim. Blogla özel bir çevrem olmadı. Yazı yeteneğimi(!) de geliştirmedim. Sadece içimi dökmek, içimden geldiği gibi yazmak beni rahatlatıyor. Ama en güzeli de anılarımı, hayatımın bir kısmını arşivlemem. Arada dönüp eskileri okuyorum falan çok hoşuma gidiyor ^^

Kitap okumak mı bir şeyler yazmak mı?
Kitap okumak....

Şiir mi roman mı hikaye mi?
Roman. Hikaye de arada olabilir, ama şiir benlik değil.

En çok etkilendiğin film?

Hmm zor soru. O kadar çok film izliyoruz ki hangi birini söylesem...

Hangi tür kitap\film?
Kitaplarda, gerilim, polisiye, dram, distopya
Filmlerde gerilim, dram, distopya, bilim-kurgu, fantastik, yaşanmış hikayeler...

Öğrenci olma mı iş hayatı mı?
İkisini de yaşamak isterdim.

Kitap okumak mı, film izlemek mi?
Dönem dönem kitap, dönem dönem film. Çoğu zaman da dizi.

Klasik giyim mi spor giyim mi?
Her ikisi de olmak üzere genelde spor giyim.

Almaktan asla vazgeçmeyeceğiniz şey?
Hmmm öyle asla diyeceğim bir takıntım yok galiba.

En sevdiğiniz yemek?
Yaprak sarma, balık balık balık balıııkkkk ve baharatlı ekşili şeyler :P

En sevdiğiniz dizi?
Yazmaya üşendim :D

Özel yeteneğin olsa bunun ne olmasını isterdin?
Hmm süppppppper zeka olmak isterdim. aynştaynn gibi değil, insanlık üstü gibi mesela :D Mesela bir Lucymsi :P

Hasta olmanın en kötü yanı nedir?
Hem yanıp hem üşümek, mide bulantısı, ağrılar... Hastalık baştan aşağı kötü zaten :S Küçük çocuk gibi davranıp ilgi görmek dışında :D

Alınacak listen var mı?

Ohhoooo bu da soru mu? O kadar çok var ki...

İlk aldığın makyaj malzemesi?
Hmmm çok hatırlamamakla beraber en eskilerden aklıma gelen iki şey var birincisi, dudak parlatıcısı şeffaf ya da şeffaf parıltılı gibi. ikincisi de yine şeffaf rimel.

Bu kaddennn ^^

3 Ağustos 2015 Pazartesi

Gecikmiş Ramazan Mimi

Birazcık, çok azıcık, minnacıcıcık gecikmeyle ablamın, ramazanın birinci günü beni mimlediği mimi yazma hevesini daha yeni duydum XD
Mim "Ramazan deyince aklınıza ne geliyor?" gibi birşeydi.

Şöyle ki ramazan deyince aklıma gelenler ablamla aynı şeylerdi genelde. O yüzden önce bir ablamın yazıyı okuyabilirsiniz bence ^^

Ramazan deyince aklıma gelen ilk şey (kuran , güzel iftar sofraları, maneviyat dışında) vampir gibi sabahlara kadar oturup filmler izlemek ve öğleden sonra kalkmaktı ^^ 

Ama bu sene bundan önceki ramazanlardan çok farklı geçti. Çünkü evli olduğum ilk ramazan, aileden uzak ilk ramazandı. Ankara'da geçirdiğim ilk ramazan... Farklı sofralarda, farklı yüzlerle iftarlar falan..
Kötü değildi tabii güzel eğlenceli zamanlar da oldu ama önceki ramazanlarım gibi de değildi. Bu ramazandan çok çabuk sıkıldım ilk defa.

Peki bu ramazanım nasıl geçti? Aslında pek anlatılmaya değecek birşey yok. En büyük olayım evde Kuran okumanın dışında ilk defa mukabeleye gittim. 

Normale kalabalık ortamlara girmeyi hiç sevmem ve eğer o ortamın yaş ortalaması annem yaşındaki kadınlar ve daha üstüyse hiç hiç sevmezdim. Ama birincisi bu sene Kuran, ananemin evindeydi bu büyük bir teşvik oldu. İkincisi ise artık evliydim ve kadınlar artık bana bir tehlike değildi içlerinde rahat rahat dolanabiliyordum. Bu kimin kızııı hıımmmmm diye süzülmek artık rahatsız etmiyordu haliyle :P

Günlerim öğlen kalkıp saat 3e doğru ananemlere gidip 4.30 - 5 gibi eve dönüp daha sonrasında akşama hazırlık yapmamla geçti diyebilirim.

Ramazanın sonlarına doğru annem babam ve bacıgiller geldilerdi de bi renk neşe gelmişti ^^ Eşim gececi olduğunda kuzenler ablam ve miro bende kalıp alem yaptık en eğlenceli zamanlarımız bunlardı.

Benim için aslında ramazan denilince aklıma gelen, anılarımın atağa geçip beni mutlu eden ramazan da bu yazıda ^^ Şöyle alayım sizii ^^

Ha bu arada ramazanda bir de puzzle bitirdim :D Adamın birisi her gidip gelmesinde bozuyorum haaa diye tehdit ettiğinde fazla sergide kalamadı bu sefer :D

16 Temmuz 2015 Perşembe

Sinemalaaarrr...

Tekrar merhabaaa ^^ Tam kavuştum diyorum bool bol blog yazacağım diyorum ama hep bir şeyler oluyor artı biraz da benim tembelliğim eklenince ara açılıyor haliyle.Zaten laptop şarjdan çıkarıldığı an kapanıyordu üstüne bir de temazsızlık çıkınca laptopa dokunmak iyice zorlaşmıştı. Adem de inat etti yeni laptop almıyo :D Neyse ki bu sefer yemin ettirdim bu son! Laptop'ı son defa tamir ettirdi bir dahaki bozulmasına yeni laptopa kavuşuyorum inşallah :D

Neyse konu bu değil zaten. Bugünün asıl konusu evlendikten sonraki gittiğim sinema filmleri ^^ 

Evlendikten sonra sinemaya gitmek eskisine göre çok daha kolay oldu. Önceden daha zordu çünkü biz üç kız kardeş genelde birbirimizden ayrı takılmayız gittiğimizde üçümüz de gideriz. Biletlerde 16- 17 lira olunca e o kadar gitmişsin aç aç mı dolanıcaz derkeeenn bizim için pahalıya patlıyordu.
Ankara'da gittiğimiz sinemalar öncekine nazaran daha ucuz hal böyleyken bu sene bol bol sinemaya gittik ^^

Ağustos 2014 - Herkül: Özgürlük Savaşçısı
Verdiğim paraya acıdım dedirten cinsten bir filmdi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Kasım 2014 - Deliha

Öyle ahııımmm şahım bir film değildi belki ama yine de tatlı güzel bir filmdi ^^
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Aralık 2014 - Kırımlı

Etkileyici baya güzeldi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Aralık 2014 - Hobbit: Beş Ordunun Savaşı

Hobbit serisinin en kötü, gereksiz filmiydi bence. Beklentilerimin oldukça aşağısındaydı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ocak 2015 - Sağ Salim 2

Güzel. Bol kahkaha attıran cinstendi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Ocak 2015 - Bana Masal Anlatma

İzlediğim en iyi filmlerden birisiydi. Hande Doğandemir'i sevmezdim bu filmde çok tatlıydı. 
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Şubat 2015 - Üç Kağıtçı Mortdecai

İzleyip de pişman olduğum filmlerden birisi de buydu. Johnny Depp 'i görüp büyük beklentiyle girdiğim filmden pişman olup çıktım fazla +18 muhabbet vardı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Mart 2015 - Kocan Kadar Konuş

Senenin en çok kkonuşulan filmi tabii ki de güzeldi bayaa baya güldürmüştü :D
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Mayıs 2015 - Yenilmezler: Ultron Çağı

Ve bence en kralları da Yenilmezlerdi. Kaptan amerika dışında bütün karakterlere ayrı ayrı bayılıyorum. Özellikle de Tony Stark :D
İşte böyle....

20 Mayıs 2015 Çarşamba

Doğuş Otomotiv Trafik Hayattır!

Araç kullanırken telefonla konuşmayın, hayatı susturmayın!
Çünkü Trafik Hayattır!



Hayatımızın en önemli unsuru haline gelen trafik güvenliği konusunda farkındalık yaratmayı hedefleyen ve örnek uygulamalar geliştiren Trafik Hayattır platformu iletişim faaliyetlerine ara vermeden devam ediyor. Toplumsal sorumluluk alanı içerisinde trafik güvenliğine öncelikli olarak önem veren Doğuş Otomotiv, Trafik Hayattır ile trafikte saygı kültürünü yaygınlaştırmayı hedefliyor.

Trafik güvenliği konusunda Türkiye’nin en istikrarlı kurumsal sorumluluk markası haline gelen Trafik Hayattır platformu 10 yılı aşkın süredir, çeşitli bilinçlendirme projelerini başarıyla yürütüyor.



Trafik güvenliğini ve yaya güvenliğini sağlamada en önemli unsurlardan cep telefonu kullanımına, farklı projeleriyle dikkat çeken Trafik Hayattır platformu, yeni bir animasyon yaparak ‘araba kullanırken cep telefonu ile konuşmanın’ dikkat dağınıklığına sebep olduğunu vurguluyor.

Cep telefonu kullanımı her geçen gün artıyor. Buna paralel olarak şehir içi kazalarında da artış söz konusu. Cep telefonu ile konuşmanın reaksiyonları %80 azalttığı gerçeğini göz önüne alırsak Trafik Hayattır bu konuya eğilerek doğru bir strateji uyguluyor.
Bir boomads advertorial içeriğidir.

Ziiill Daann Doonnn

Arayı çok açmadan tekrar geri döndüm ve bu sefer bir önceki yazımı yazmaya başlamamın asıl sebebi olan ama o sebebe gram değinmediğim şeyleri şimdi yazıciim ..
Çok önemli şeyler ama gerçekten!!!
Cembek günlerini nasıl geçiriyor? :P :D

Evlenmeden önce esnaf lokantamızda yemeklerde babama yardım edip bulaşıkları yıkar geri kalan zamanımızın çok büyük bir vaktinde Kore dizileri Amerikan dizileri ve Hint filmleri izleyerek, ve Kpop dinleyip onu bunu araştırıp takip edip stalkerlık ediyordum :D 

Evlendikten sonra Büyük bir kısmını evde pinekleyerek geçiriyorum ki aslında sıkıcı olmasına rağmen, kalabalık mekanlarda bulunmaktansa evde saf gibi oradan oraya düşmeyi canım sıkıldıkça o koltuktan kalkıp diğer koltuğa geçmek benim için daha cazip geliyor :D 

Malum 7 ay kadar internetim yoktu, ben de televizyondan sadece bu tarz benim ve her gün gündüz vakti yayınlanan o hayat benim'in tekrarlarını izliyorudum. Bir dizi ancak bu kadar entrika ve şeytanlık dolu olabilirdi :D Ki normalde televzyon izleyen birisi değildim işte internetsizlik naparsın :P
Haa kitap okumuyor muydum? Tabii okuyordum ama aynı zamanda okumuyordum. Daha doğrusu okuyamıyordum çünkü kısacık bir kısır sürece girmiştim. sadece 4-5 aycık :O XD Çalışkuşu

Neyse işte şimdi televizyondan takip ettiğim 3 tane dizim var. Şimdilik hepsi de güzel gidiyor.
Kara Ekmek, Aşk yeniden ve Diriliş Ertuğrul

Sonra bir ara artık evde otur otur darlandığımdan, bir uğraş olsun diye, Adem'in kuzeniyle ki kendisiyle baya baya anlaştık 'kanka' olduk^^  3 aylık bir spor serüvenine atıldım. internette dolanan karikatürer çok doğru, daha fit bir hal olacağını sanıyorsun ama aslında farkediyorsun ki 3 ayın sonunda hiç bir değişim yok :D 

Bir de hep çookk istediğim heveslendiğim ama gidip almak istediğimde çok pahalı gelip bıraktığım, 1000 parçalık puzzle yapıyorum. A101 sagolsun ara ara getiriyor 2 puzzle 15 liraya ama ondan önce ilk yaptığım tanıştığım puzzle eşimin çalıştığı yerden verdikleri puzzle oldu :P Ay ne anlattm be :P
uzun bir süre yaptığım üç puzzle da yemek masasının üstünde sergiye bıraktım ama artık bi yerden sonra bozmak zorunda kaldım :( Neyse gıcır bir tane daha ikili puzzle var yapılmayı bekleyen..

Bir de bir zamanlar uno'ya sarmıştık kalabalık olmasa bile sadece eşimle beraber oynuyorduk öyle ki artık 20 kart dağıtıp kartlar açık oynayıp oyuna farklı bir renk kazandırtmıştık :D falan derken bayaaa cılkını çıkarttıktan sonra sıkıldık haliyle. 
Şimdi de tavlaya sardık :D Tavla hakkında en ufak bilgim yoktu iyi bir öğrenci oldum ve artık eşimi üst üste yenmekle yetinmeyip mars bile ediyorum hihohayy :D Ama ilk zamanlar çok sinirleniyordum kazanamıyorum diye evde cinayet işleyecektim çok defa :D:D

Öyle işte bazen dayımlara bazen teyzeme bazen görümcegillere... komşuculuk oynuyoruz yani :D
Ziiillll Daaaannn Doonnnn.. 
Hoş Geldin Komşuuu
Eeee daa daaa nasılsın komşuuu 

Not: Apartmanda gidip geldiğim ya da konuştuğum bir komşum arkadaşım yok. alt katımda bir adet Yılan hikayesindeki Rambo Berk'in annesi var XD 

9 Mayıs 2015 Cumartesi

Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar “Biz Mektup Yazardık” Sergisi’nde!

İş Sanat Kibele Galerisi’ndeki “Biz Mektup Yazardık” Sergisi geçmişi günümüze taşıyor.


Bursa’nın ufak tefek yolları
Ağrıdan sızıdan tutmaz elleri
Tepeden tırnağa şiir gülleri
Yiğidim aslanım burda  yatıyor



İşte mürekkep bu dizelerdeki gibi damlar Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun kaleminden… Sanatçı, 64 yıllık hayatına sığdırdığı sanat tutkusunu, aşklarını, sevinçlerini, hüzünlerini, dostluklarını çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını geçirdiği Anadolu’nun naifliğiyle yakın dostu Nâzım Hikmet’e yazdığı bu dizelerdeki gibi aktarır kâğıda ve tuvallere… Onun şiirlerindeki ve tablolarındaki narlar, dutlar, ayvalar kimi zaman sevdiği kadına duyduğu özlemi kimi zamansa amansız bir kara sevdayı anlatır. Babasından Batı Edebiyatı’nı, annesinden Yunus Emre’yi, Karacaoğlan’ı öğrenen sanatçı Anadolu’nun toprak damlı evlerinden, İstanbul’un martılarından, köpüren denizinden, Âşık Veysel’in sazından dem vurur…

Bedri Rahmi Eyüboğlu iç dünyasını tuvallere ve şiirlere aktarırken sanat, edebiyat, siyaset ve iş dünyasının önemli isimleriyle gerçekleştirdiği, yaşadığı döneme ışık tutacak mektuplaşmaları da tarih yolculuğundaki yerlerini alıyor.  Güzel Sanatlar Akademisi’nde başlayıp Paris’te süren eğitim hayatından, resim tutkusunun peşinden gittiği Anadolu’daki yurt gezilerine kadar sanatçının yaşamından birçok kesiti yansıtan mektuplar, “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile İş Sanat Kibele Galerisi’nde ilk kez gün yüzüne çıkıyor.

Sergi, hem sanatçının kaleme aldığı hem de kendisine gelen yüzlerce mektubun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından uzun soluklu ve titiz bir çalışma ile kitaplaştırılmasına paralel olarak hayata geçiriliyor. Sanatçının gelini Hughette Eyüboğlu’nun hazırladığı, editörlüğünü Rûken Kızıler’in üstlendiği kitabın ve serginin tasarımı Emre Senan tarafından gerçekleştirildi.

Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun Avrupa’da öğrenci olduğu günlerden Akademi’de öğretmen olduğu günlere pek çok anıyı barındıran mektuplar, orijinal olarak sahiplerinin kendi ifadeleriyle ve kendi imzalarıyla ziyaretçilere ulaşıyor. Sadece ressam ve şair olarak değil mozaik, seramik, vitray ve yazma sanatçısı, heykeltıraş, öğretmen ve yazar kimlikleriyle de sanatımıza kalıcı eserler bırakan Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun pek çok isimle sürdürdüğü yazışmaları aynı zamanda sanatçılar arasındaki kuvvetli bağı da gözler önüne seriyor. Her biri tarihi belge niteliğindeki mektuplar; sanatçıların o dönemde yaşadığı ekonomik sıkıntılara dair fikir verirken, yaşanan zorlu koşullara rağmen gerçekleştirdikleri idealleri ile tarihe not düşürebilmeyi başarmış bu insanların umutlarını yitirmediklerini de en iyi şekilde ortaya koyuyor.

Sanatçının Nâzım Hikmet, Ahmet Hamdi Tanpınar, Fikret Muallâ, Âşık Veysel, Adalet Cimcoz, Orhan Veli Kanık, Necip Fazıl Kısakürek, İbrahim Çallı, Andre Lhoté, Fahrünisa Zeid, Abidin Dino, Reşat Nuri Güntekin, Cemal Tollu, Nurullah Berk ve Arif Kaptan ile mektuplaşmalarının her biri ziyaretçilerde ayrı bir tat bırakmayı vaat ediyor. İş dünyasının önde gelen isimleri Vehbi Koç ve Nejat Eczacıbaşı’nın mektupları da Eyüboğlu arşivinin önemli parçaları arasında yer alıyor.

Serginin bölümlerinden biri de Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun yaşamını şekillendiren iki kadın, eşi ressam Eren Eyüboğlu ve büyük aşk yaşadığı, “Karadutum” dediği Mari Gerekmezyan ile mektuplaşmalarından oluşuyor. Eren Eyüboğlu, büyük aşk yaşadığı Karadut’u sonsuzluğa uğurladıktan sonra eşinin elini bırakmayarak o zor günleri atlatmasına ve resme odaklanmasına yardımcı olacak kadar güçlü iken, diğer taraftan Mari Gerekmezyan ise ölümünün ardından bile gözlerini yaşartacak kadar sevdalı olduğu bir isim.

64 yıllık yaşamına çok şey sığdıran Bedri Rahmi… 

İş Sanat Kibele Galerisi’nde çağdaşlarıyla yazışmalarının ilk kez gün yüzüne çıktığı “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi ile anılan sanatçının hayat hikâyesi Trabzon’da başlar. Takvimler 1911 yılını gösterdiğinde Görele Kaymakamı Mehmet Rahmi Bey ve Lütfiye Hanım’ın ikinci çocuğu olarak hayata merhaba der. Asıl adı olan Ali Bedrettin, zaman içinde önce Bedir’e sonra Bedri’ye dönüşür.  Babasının görevi dolayısıyla yerleştikleri Trabzon’daki lise resim öğretmeni ünlü ressam Zeki Kocamemi tarafından keşfedilir. Sanatçı yine bu dönemde edebiyata da merak salar ve ilk şiirlerini yazmaya başlar.

1929’da İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi’ne giren Bedri Rahmi Eyüboğlu, Nazmi Ziya ve İbrahim Çallı gibi Türk resminin mihenk taşlarının öğrencisi olma şansına erişir. Edebiyata olan ilgisinin üzerine düşer ve Ahmet Haşim’den estetik ve mitoloji dersleri alır. 1930’larda hayat onu bu kez Fransa’ya götürür. Dijon ve Lyon’da bir yandan çalışarak Fransızcasını geliştirmeye çalışırken, bir yandan da Gauguin, El Greco, Cezanne gibi beğendiği ressamların eserlerini kopya eder. Sanatçı, ileride hayatını birleştireceği Ernestine Letoni (Eren Eyüboğlu) ile de Fransa’da tanışır. 1940’lı yıllara gelindiğinde kalbine “kara saplı bir bıçak” gibi saplanan Mari Gerekmezyan girer. Asistanlık yaptığı Güzel Sanatlar Akademisi’nin heykel bölümüne misafir öğrenci olarak gelen Mari Gerekmezyan, Bedri Rahmi’nin bir büstünü yapar, sanatçı bu büste duyduğu minneti Mari’nin çeşit çeşit portrelerini yaparak ve ona şiirler yazarak yanıtlar. Artık bütün İstanbul ve elbette Eren Eyüboğlu bu tutkulu aşktan haberdardır. Bedri Rahmi Eyüboğlu 1975 yılındaki ölümüne kadar geçen çeyrek asrı aşkla, resimle, edebiyatla, dostlarıyla, dönemin önde gelen kültür ve düşünce insanlarıyla bir arada geçirir.

Meraklıları için 5 Mayıs - 20 Haziran arasında İş Sanat Kibele Galerisi’nde ziyaret edilebilecek “Bedri Rahmi Eyüboğlu ve Çağdaşlarından Mektuplar - Biz Mektup Yazardık” Sergisi, sanat ve kültür tarihimizde eşine az rastlanır bir iz bırakmayı vaat ediyor. Sergide orijinal el yazılı mektuplar ve sanatçının çizimleriyle süslediği desenli zarfların yanı sıra mektuplaşılan isimlerin Bedri Rahmi Eyüboğlu tarafından yapılmış portreleri de yer alıyor. Serginin ziyaretçilerini güzel bir sürpriz de bekliyor. İsteyen katılımcılara, sanatçının desenleriyle hazırlanmış mektup ve zarflarla sevdiklerine yazma imkânı sunuluyor. Şimdi özlemle andığımız eski günlerdeki gibi mektup yazma zamanı!


Bir boomads advertorial içeriğidir.

7 Mayıs 2015 Perşembe

CembeK'in Gözünden Evlilik

Uzun ara vermeden önce ben internette ne yapıyordum ya :S Bu son günlerde dizilerimi izleyim face- twit- insta arasında mekik dokuyup duruyorum. mekik dokuyorum ama sanki çok mu aktifim hayır hayalet stayla geziniyorum daha çok  hatta keşke bir tane daha bir mecram olsa da azcık da onda dolansam dediğim de oluyor :D Blog yazmak mı? sürekli aklımda olmasına ragmen verdiğim uzun aranın etkisiyle yazacaklarımın birikmesi, birikmesiyle beraber çorba olması, çorba olmasıyla da düzene oturtamayıp yazamamam kısır döngüye girdi sanırım :S ...

Evleneli 8.5 ay olmuş. Ne kadar çabuk geçmiş bee :O daha yeni düğüne gün sayıyorduk :/
Lisedeyken evlilik deyince benim ödüm kopardı. Hatta liseden sonra bile yani her zaman böyle olmuştu. Dünyanın sonu gelecek, hayatım sona ermiş, hayatın bütün renkleri solmuş vesaire vesaire...
Nişanlılık döneminde de, diğer çoğu nişanlılar gibi aşk böcüğü ya da sürekli etrafımda uçusan pembe kalplerim olmadı. Hatta tepetaklak oldum nevrim döndü zorlandım. Sonuçta ben koca bir fangirl idim :D Güne Hanbyul ile uyanıp günü Hanbyul ile kapatırdım. Sürekli arkadaşımla mesajlaşır gibi ona derdimi anlatır, günlük olaylarımdan bahsederdim hatta benden haberinin olduğundan da %99.99 emindim :D Falan fişmannnnn... Sonra hoooop evleniverdim ben..

Peki şimdi nasılım?
Korktuklarım olmadı, mutluyum, yeri geldiğinde benimle birlikte kafayı sıyırıp zıvanadan çıkan bi eşim var ^^
Tamam birazcık fazla kıskanç olabiliyor :P İnternet ortamlarından da pek hazzetmiyor kkk.. Ama zamanla kendime benzetmeye de başladığımı düşünüyorum. Kendisine çoktan "1 litre gözyaşı"nı izlettim bile :D Zaten ilk 7 ay internetimiz yoktu. Şimdi de The 100 izletmeyi istiyorum ama internet geldiği gibi Adem'in eski laptop komaya girdi gibi birşey oldu. en yakın zamanda benimle birlikte bir çok diziyi izleyeceğine inanıyorum :D Altyazıyı baya sorun yapıyo ama ><...

Evliliğe alışmak sandığımdan daya kolay ve çabuk oldu. Yemek meselesi ise zaten yeteneksiz birisi değildim ama hem kendime güvensizlik hem de mutfağa girmeyi çok sevmediğimden ilk zamanlar yemek yapmak bile aklıma gelmiyordu akşam olunca da anaaaa ben yemek yapmadıımm neyse hadi pizza alalım idi :D Sonraları biraz daha basit şeylerden başlayıp giderek kendimi geliştirdiğimi düşünüyorum :D
Temizlik... Nişanlıyken instagramdan yeni evlenen bir kaç kişiyi takiplemiştim, ev işlerinden temizlikten yakınıyorlardı ben de tööövbe bismilllah iki kişilik yepyeni ev bu neyin temizlik yakınması neyin kafası diyordum ama öyle olmuyormuş gerçekten nasıl oluyor anlamadım, bir şekilde ev darmadağınık olabiliyor o.O 
Ahhhh herneyse öyle işte yani şöyle ki düşündüğümün tersine aslında evlilik güzel bir şeymiş.İnsanın kendine ait evinin olması çok başka bir şeymiş....Duygularımı kelimelere dökmekte çok da iyi değilimdir ama güzelmiş işte ^^

Haa sıkıntılı zamanlarda olmuyor değil tabii ama zaten hiç birşey mükemmel değildir dimi? Oluyor öyle bazen ufak tefek şeyler anlaşamamazlıklar falan Allah büyüklerinden beterlerinden saklasın inşallah.
Yalnız işte bazen kendimi yalnız hissediyorum o da yaşıtım ve sayılabilecek kuzenlerim veya internetteki arkadaşlarımdan ilk evlenen ve şuan için tek olan olmamdır :S

Neyse diyeceğim o kiiiii.... Başka da bir şey demiyorum zaten ben bunları yazmaya da gelmemiştim nasıl bu kadar şeyi yazdım ki :S
O değil de bu son resim sanki benim evi çizmişler gibi :D